Hüznümü yutan suskunluklarda gözlerimin parantezine kapandım…ellerim şeytanın yüzündeydi…gezdim …ürktüm…yokluğunun istanbul´una Fatih olamadım…hezimetindeyim!…
Gidişine virgül atarken,sesinin ünleminde intihar eden noktalara kırıldım…tırnaklarımla yüzümün parantezini açamadım…kalbimi kaşıyan soruların işaretinde kimsesizliğimi astım…kelimeler can kırıkları şimdi,konuştukça kanatır,kanattıkça konuşturur…
Kalemimin mülteciğili ile göçüyorum aklının kan damlayan mededhah ve berzah yanına,sığındığım tümcelerinden yorgun bir insan silueti çıkarıyorum, “kalırsam sende ölürüm,gidersem gidişimde” diyorsun…ben her türlü ölüme yakınım…bilmiyorsun!
Suskunluğun tınısından başı elleri arasında yoklukla boğuşan bir istanbul devşiriyorum…göğsümün elma şekerli çocuğuna gudubet bir anne oluyorum…”bir daha azimetler olmayacak” desende,ciğerime düşen nar-ı közlerle gözlerimi sisletiyorum…
Şimdi hangi el yıkar benim gözyaşımdan ıslak paslanan yanaklarımı…şimdi,o içinde sen olan,beklenen istanbul çıkıp gelir mi sabahıma?-o hayatın kalın harflerle yaşandığı büyük şehir- gelmez…gelen de bendeki istanbul´a değmez!…
Ceplerimde iki bilinmeyenli bir denklem gibi taşıyorum aşkı…hiçlendikçe karanfil kanıyorum,karanfil kokuyorum…akılsızlığın ortasına ebhem bir insan gibi düşüyorum…bu beladetliğim sensin..çık gel de yüzüm gülsün!…içimin cenazesi misin nesin!…öksürde doğrulsun Nemrut bakışlı leşin!…
Dilimin duvarlarında pişiriyorum kesavet içerikli ağlayışlarımı,şiirlerin kanatlarını kırıp göğe salıyorum…gözlerimin perdelerini yırtıyorum kirpiklerinin tellerinde,eteklerimi gamzelerinde tutuşturuyorum…Haydarpaşa´da güneşe ağlayan çocuğu kaçırıyorum,berdevam bir karanlığa düşüyor şehir…adının geçtiği bütün sokakların bedduasını yutuyorum…”hadi dön!” deme…zinhar ölüyorum!…
Şeytanın maksutunda şiirlere asılıyorum,söz kurşunlarına diziyor beni sayfalar…kalemimin cellatlığında son isteğim “sen!” diyorum…
Ağzı kan dolu beddualarla dayanır kapına istanbul,ölümümü ister…sözcükler dudaklarının titrekliğinde acı bir ağıttır…şeytan,içindeki çocukla beddualardadır…harlandıkça söndürür,söndürdükçe bitirir seni…
dışına taşar gözyaşı…
daha fazla bitmeden…
“amin!” de öldür beni!…
alinti